25 Şubat 2009 Çarşamba

TAŞA BAĞLARIM ZAMANI


“Bizim yüreğimiz göçük dönerken
Kentlerin varoşlarına. Sandallarını buluta
Bağlayan göçmen balıkçılara döndük.
Sonbahar kokan odalarına döndü
Kadınlar uzun yolculuklardan. Bu sefer
Uzun sürdü çapalamak şafağı.”
Sarıasma kuşu Gözne bağlarını dolandığında
Mersin uyuyan denizi uyandırmıştı.
“Hadi şimşeği verin bize” diyordu
Yaşlı bir adam gözlerini kısarak
Dağ yolunda değişmeler içindeyken taşlar.
“Akdeniz’de taşa bağlarım zamanı,
Çamlar gecenin çobanı” diyordu
En çılgınımız elinde ayçiçeği kalpağı.

Köpekler yakındı, hissediyorduk
Serçeler yorgunluğumuzun ikinci, üçüncü yoldaşı
Beraber döndük kentin yıkıntılarına
Kitaplarımızın yakıldığı
(O da başka bir ölümdü)
Ağır sessizlik ânları ayaklar altında
Ağır yükü onurun ağrılı sanrı.
Tabaklar bardaklar kaşık sesleri
Bütün zamanlar boyunca kulaklarımda.
Ne zamandı? Yemek yiyenler kimdi?
Ağlayanlar isli gök altında.

Sonunda denize baktık, öylesine incelikle,
Kimsenin farkında olmadığı denize

Hadi dedi bunları yaz, şimdi anlattıklarımı
Bu insanlar ne ister? Kendileri kanatsız
Kuşken. Hangi erinç doldurabilir
Kalan günlerini. Bize de kalmaz tek
Bir ağaç, tek bir kuş, tek bir rüzgâr.
Kürekler elimizdeyken açılalım denize,
Enginler bilge kaygılarımızın erinci.
Kim alıkoyabilir bizi? Bulabilseydik sevgiyi
İnsan yüzlerinde kucaklardık direkleri.
Eyvah! Geçen her ân bir buğu,
Kim karşılayabilir “başka bir ölümü?”


Ahmet Ada

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler